Canavar tohum, yakıştırması da aynen “Kısır Tohum” benzeri tamamen medyatik bir abartmadır. Yeryüzünde böyle bir tohum ne doğal olarak var olabilir ne de insanoğlu tarafından meydana getirilmiştir. Ülkemizde “Canavar Tohum” diye adlandırılan şey belki de terminatör tohumlar (terminator seeds) diye tercüme edebileceğimiz bir olgudur. Genetik mühendisliği ürünü olan terminatör tohumların bu teknoloji de dünya lideri bir firma tarafından yapılabilirliği kanıtlanmış ise de aynı firmanın açık taahhüdü ile hiçbir durumda kullanılmayacağı dünya kamuoyuna duyurulmuştur. Bu ürünler ne Türkiye de ne de başka herhangi bir ülkede hiçbir zaman kullanılmamıştır. Ayrıca ileride değineceğimiz gibi ülkemizde GDO’ lu ya da aktarma genli bitkilerin AGB tarımı yapılmaz.
Kesinlikle hayır! Belirli bir bitki türünde örneğin mısır, şeker pancarı veya domateste hibrid melez tohumlar ile olamayanlar arasında genetik olarak hiçbir fark yoktur. Her ikisi de aynı genetik temele (yani aynı genlere ve gen sayısına) sahiptir. Dolayısı ile hibrid melez tohumu ile organikçilerin yere göğe sığdıramadıkları baba annelerinin domatesi (ki yukarıda açıklandığı gibi o da melez idi) arasında sahip oldukları genlerin niteliği ve sayıları itibari ile hiçbir fark bulunamamaktadır. Hibrid melez tohumlar ıslah edilirken genetik mühendisliğin teknikleri kullanılmaz ve de bu tohumlar başka canlı türlerine ait gen taşımazlar.
Bu aşamada hibrid- melez tohum kullanımı ile bilinçsiz veya kontrolsüz tarım uygulamalarını ayırmamız gerekiyor. Kontrolsüz tarımda ölçüsüz yoğun ilaç ve gübre uygulamaları kültürel tedbirlere riayet etmeden üretim anlatılmaktadır. Denilebilir ki yüksek oranda üretim artışı getiren hibrid-melez tohum kullanımı yoğun tarımı teşvik etmiyor mu?
Hayır etmiyor! “ Bilinçsiz Tarım” karşıtı olarak AB ülkelerinde yaygınlaşmaya ve ülkemizde de sebze üretiminde kullanılmaya başlanan “ iyi tarım uygulamaları” yükselen çevre koruma bilinci ile her geçen gün daha fazla benimsenmekte ve burada hibrid-melez tohumlar kaçınılmaz olarak en önemli girdi olarak kullanılmaktadır; şöyle ki f1 hibrid-melez çeşitler ile kurumsal olarak her istenen özellikte çeşit geliştirmek mümkün olduğundan belirli hastalıklara dayanıklı yani ilaç gerektirmeyen, daha az su tüketen, daha az gübre gerektiren, vs… özellikte tam çevre dostu daha fazla vitamin, daha fazla kanser düşmanı moleküller içeren insan sağlığına dost ürünler elde etmek mümkündür. Bu konular üzerinde tüm ıslahçılar şu anda yoğun olarak çalışmaktadırlar.
F1 tohum mendel deneylerini bilenler daha iyi bilirler ana çeşit ile baba çeşidin birleşmesinden elde edilen ilk döldür.Bunlardan da elde edilirse F2-F3 diye gider. Ancak anne ve babadan olan ilk döl "melez azmanlığı" denilen bir olay gerçekleştirir. Verim ve özellikler oldukça yüksektir sonraki döllerde de tam tersine döner ya hiç verim vermez ya da verse bile F1 dekine göre hayal kırıklığına uğratır.
F1 elle tozlandırma dediğimiz bitki ıslahı terimini ifade ederken diğeri ise tamamen laboratuvar ortamında hücre ve DNA genetiği düzeyinde çok farklı canlıların DNA ve genleri ile önceden ne olacağı belli canlılar (Bitki hayvan vs) ortaya çıkarma çabasıdır. Ancak şunuda söylemeliyim ki F1 tohum GDO lu olmaz bir şey yok. Bu tamamen tohumun hangi labaratuvara girdiğine bağlı.
Bu anlamda ben GDO'lu ürünlerden çekinen okuyucularımız için yerli tohumları tercih etmelerini tavsiye ederim zira yerli firmalarımız o tohumu laboratuvara sokacak ne teknolojileri ne de bu GDO'lu ürünleri üretebilecek sermayeleri var.